En zor yazın
türlerinden biri otobiyografilerdir. Kişinin kendi hayatını kaleme alması
cesaret ve şeffaflık gerektiren bir yazma eylemidir. Jean-Paul Sartre, elli
dokuz yaşında yazdığı otobiyografik kitabı “Sözcükler”de bu şeffaflığı
göstermiş ve özellikle çocukluğunu anlatırken cesaret gerektiren bir
açıksözlülük içinde yazmıştır. Babasını küçük yaşta kaybeden Sartre, annesi ile
birlikte büyükbabasının evine taşınmıştır. Sartre, babasının ölümünün kendi
hayatına etkilerini “Jean-Baptiste’nin ölümü hayatımın büyük olayıydı: Bu olay
annemi zincirlerine döndürmüş ve beni özgürlüğe kavuşturmuştu. İyi baba yoktur
ve bu bir kuraldır; ama bu kusur yüzünden erkekler değil, çürümüş babalık
bağları suçlanmalıdır. Dünyaya çocuk getirmekten daha iyi ne var, ama bazı
çocuklara sahip olmak ne büyük haksızlık!..” satırlarıyla cesur ve yalın bir
şekilde kaleme almıştır.
Sartre’ın belki de
hayatının dönüm noktası, büyükbabasının kütüphanesini kendine bir “tapınak”
yapması olur. Kitaplar aynı zamanda ona ailesinden değer görmesi için sahte
kimlik kazandıran bir araçtır. Varoluşçuluk felsefesinin en önemli isimlerinden
Sartre yıllar sonra bu sahte kimlikle yüzleşir ve bu yüzleşmeyi “Sözcükler”
kitabında yazıya döker. “Sözcükler” aslında Sartre’ın kendi çocukluğuna ayna
tutup kendisini okumaya ve yazmaya yiten şeyleri yazıya döktüğü ve kendi
psikolojik çözümlemelerini yaptığı eseridir. Okumaya ve yazmaya ilgisi olan
herkesin büyük bir merak ve keyifle okuyacağı bir kitap.
Kitabın Orijinal Adı:
Les Mots
Yazar: Jean – Paul
Sartre
Çevirmen: Selâhattin
Hilâv
Yayınevi: Can Yayınları